
Tanrım ne kadar çok hayal. İnsan hayallerini taşımakta zorlanır mı hiç? Hayattan ve kendimden o kadar çok beklentim var ki bazı hayallerime sahip insanlara bakınca "Ne kadar mutlular! Tabi mutlu olurlar baksana şuna ya da buna ya da ona..." diyorum. Ve bir anda bum! Dünyanın en mutsuz, en yetersiz, en eksik insanı olabiliyorum. Kendi kafam da tabii.
Sorun başkalarının hayatlarında benim hayallerimin olması mı yoksa benim hayallerimin başkalarının hayatlarındakiler olması mı?
Hadi ama kim bunu yaşamaz ki!
Mesela birinde bir şey görünce 'keşke bende de olsa' diye kaç defa söylemiyoruz ki. İnsanız çünkü. Hep daha iyisini isteriz. Hep en iyisi olmak isteriz. Hep o kadın, o adam olmak isteriz." Yoo hiçte bile ben gayet mutluyum her şeyim var! " gerçek anlamda her şeyi olan insanın bile eksik kalmamak için her gün yaptığı bir şey var. Her konuda her saniye değişen bu dünya da bir insanın her şey de en iyi olması nasıl mümkün olabilir? Her şeyiyle tamam olması?
Kaçımız küçükken hayal ettiğimiz yerlerdeyiz? Kaçımız istediğimiz insanlarla olabilme şansını yakaladı? Kaçımız hayalinde ki o aileye sahip? Kaçımız o başarıya? Kaçımız o vücuda? O kıyafete , o oyuna, o elbiselere, o eve, o işe, o arabaya, o arkadaşlara vesaire vesaire...
Kim gerçekten olmak istediği kişi? Gerçekten o masa başında ki işi mi istiyordun? Yoksa at yarışlarında, futbol maçlarında eğlenen, o arabaya sahip o adam olmak mı?
Gerçekten o bilgisayarda,o telefonda saatlerini mi harcamak istiyordun? Yoksa dünyayı gezip, en güzel yerlerde kalıp, en güzel kıyafetleri alıp, en sevdiğin insanlarla hayalini kurduğun her şeyi yapmak mı?
Sabah yüzlerce alarm kurup, okula gidip, o kadar sevmediğin insanla, o derslere gitmek miydi istediğin? Yoksa bir karavan mı? Kim bütün bunlara ve bunlar gibi milyonlarca soruya kendini kandırmadan cevap verebilir ki?
Dünya eşit bir yer degil. Hiç olmadı da zaten. Kimimiz pizza yiyip kilo almamak isterken, kimisinin içecek bir suyu bile yoktu. Kimisi bilmem kaçıncı evini alırken, kimisinin o banktan başka evi yoktu. Kimimiz ailesinden şikayet ederken kimisinin ailesi, kimileri çocuğundan şikayet ederken kimisinin çocukları her gün bir başka yerde şehit oldu...
Hal böyleyken insanlık hep hayal kurdu. Hep daha iyisi için. Yaşamak için kimisi. Kimileri daha lüks yaşamak icin.
Ama hayallerin ağır gelmesi de neydi?
Yata yata bir şeyleri elde etmek istememden mi?
Yoksa asla elde edemeyeceğim şeyleri istememden mi?
Tek istediğim huzur aslında. Ve tabi biraz mutluluk. Sağlık olmazsa olmaz canım. Eh biraz kilo da versem. Ya da o elbiseyi kesinlikle almak gerek. Ah ya o ruj! Yok yok geç onu kesinlikle o araba!....
Size bir şey söyleyeyim mi?
Tek istediğim eğlenmek! Nerde olursam olayım, neyim olursa ya da olmazsa tek istediğim eğlence!
İnsan eğlenmedigi bir yer de nefes bile almamalı. Eğlenmediği insanı hayatının çatısından aşağı atmalı.
Gözlerimi kapatıp bisikletimin üstündeyken, en sevdiğim müziği vücudumun her hücresinde hissederken kurduğum o hayaller.. Belki yarım belki eksik belki mümkün belki mümkünatı yok. Ama hepsi düşünürken bile huzur veriyor. Soğuk bir kış gününde sıcak güneşi görmek, yağmur sonrası toprak kokusu biraz, biraz da boynundan öpülmek gibi.
Ama hepsinin hemen olmasını istemek beni yoran. Venedik'e ışınlamak kadar hızlı olmalı kafası var bende. Zaten her şeyin başı Venedik..
Kaldırabileciğimiz kadar olsaydı o istekler 'hayal' olmazdı adı zaten. Hem hayal kurmaktan korkmamanın güzelliği bu değil mi? Ne olmuş hayallerimiz ağır geldiyse? Mutsuzluğun ağırlığından iyidir heralde...
Sevgilerimle Bütün Kemiklerim'den...
0 yorum:
Yorum Gönder