
- Hayatta bazı şeyler vardır, bazen de yoktur. Bazen hayatın kendisi bile yoktur. Olsa da tam olarak 'hayat" değildir ya da 'hayat' olma aşamasındadır. 'Hayat' olsa da değişen bir şey zaten olmayacaktır. Hayatın olup, olmaması arasında fark yoktur. Fark olsa da buna tam fark denilemez. Dense de adına 'fark' denilebilir mi bilmiyorum. Bilsem de değişir mi sence bir şeyler? Diyelim ki değişti, adına 'değişmek' mi denir?... Zaman akıp gittiğinde değişen farklar aslında bizim hayatlarımız olmuştur, işte bütün olay budur... Sen de benim hayatımsın... Hayatımın ta kendisisin ve ben seni yaşıyorum...
Bir 14 Şubat masalı daha. Herkes sevdiği insanlardan bir beklenti içinde. Bu illa ki 'sevgiliden' demek değil tabi. Keza en yakın arkadaşınızın, tam depresyonunuzun ortasında sizin sevgililer gününüzü kutlaması ve akşam ne yapmak istediğinizi sorması da olası ki mükemmel bir seçenek.
Adı 'Sevgililer Günü' diye sadece sevgililere adanmış bir gün değil bugün. İçinde birilerine karşı sevgi hisseden herkese. Arkadaşa, anneye, babaya, kardeşe, çocuğa, doğmamış bebeğe... Her kimi veya kimlerini içten seviyorsak ona adanmış bir gün. Kimse yalnız hissetmemeli aslında. O yataktan hiç çıkmasak bile bizi seven insanların olması, sadece bugün değil her gün mutlu olmak için yeter.
İşin o kısmının yanlış anlaşılmasının yanı sıra bir de hediye almak zorunluluğu yüklenmiş herkesin üstüne. Herkes " O hediye buraya gelecek!" modunda. Bence aslında istenilen birinin sizin için bir şey yapmış olma hazzını alma. Bu biraz da karşında ki insanı tanımakla alakalı. Eğer 'hediye' anlamını maddi değerlendiriyorsa ki, bu devir de herkes az da olsa bu beklenti de, o zaman durma git ve bir Cartier bilezik patlat(!) ya da bir saat. Hadi ama bir Cartier nedir ki?(!) Ama yok kesinlikle "maneviyat maneviyat maneviyaaatt" diyorsa karşıda ki, durma, bir kağıda saçmala. Çok basit, içinden ne geçiyorsa yazıver gitsin. Git mezarlıktan çiçek topla! Tamam şey neyse işte belki farklı bir seçenek vardır. Bilemedim ama anladınız siz.
Önemli olan ne yaptığınız değil , neden yaptığınız. Çünkü "Seni seviyorum!" demenin bir yolu hep bunlar, ya da diyememenin de.
Ben o şanslı kadınlardanım ki o adam yukarıdaki yazıyı benim için yazmış. Evet düşünmüş ve yazmış. Belki de düşünmeden yazmıştır. Olabilir tabi. Basit ama paha biçilemez. Çünkü ben buyum. Ve mutluyum. Yani bir Cartier bileziği kim ister?(!)
Siz nasıl mutlusunuz peki? Ya da mutlu musunuz? Eminim ki herkesi mutlu edebilen birileri bir yerlerde var. Umarım ölmeden önce o birilerini bulan sanşlılardan olursunuz(!) Yani tabi kediler de çok yalnız olmadı onlarla da yaşarsınız. Çok takılmamak lazım. Önemli olan mutlu olmak değil mi zaten? Ne farkeder neyle olduğu?
Sevgilerimle Bütün Kemiklerim'den...
0 yorum:
Yorum Gönder